Lâkin senin geçmişin bayağı bir ilgimi çekmeye başladı.
Žao mi je zbog tvog gubitka, ali sam jako zahvalan zbog tvoje pomoći.
Kaybın için üzgünüm... fakat daha çok yardımın için minnettarım.
Druže generale, u djetinjstvu sam jako željela roditelje.
General Yoldaş, çocukken annem, babam olsun isterdim.
Svemogući Bože, blagoslovi svog poniznog slugu, neka me vodi Duh sveti, i oprosti mi jer sam jako griješio mišlju, riječju i djelom.
Yüce Tanrım, zavallı hizmetkarını kutsa, Kutsal Ruhunla bana rehber ol, ve beni affet. Çünkü yaptıklarımla ve sözlerimle, düşüncelerimle günah işledim.
Bio sam jako bolestan, nisam baš bio zdrav, baš sam bio bolešljiv svo vrijeme.
Ama çok hastalanırdım. -Çok fazla atletik değildim
Znam da je ovo, možda, ogromna greška, zbog koje ću se večno kajati, ali osećam kao da si ti onaj s kojim bi to, znaš, trebalo da uradim, i stvarno sam jako nervozna zbog toga, i, iskreno, plašim te se nasmrt...
Ve ömrüm boyunca pişman olacağım büyük bir hata olabilir. Ama yine de bunu yapacağım kişinin sen olması gerekmiş gibi hissediyorum. Bu konuda çok tedirginim ve açıkcası senden çok korkuyorum.
Ne mogu da garantiram vođenje ljubavi jer sam jako tužna.
Sevişme konusunda söz veremem, bazen havamda olmuyorum.
Uspio sam jako malo zaključiti iz istrage.
Yaptığım araştırmadan çok az sonuç çıkarabildim.
Bio sam jako dobar, zar ne?
Çok iyi yapardım ama değil mi?
Imala sam 19 u to vrijeme, i bila sam jako zaljubljena u tebe, i mislila sam da ćeš raskinuti samnom, a onda si ispao savršen otac.
O zamanlar 19 yaşındaydım ve sana çok âşıktım ve benimle olan ilişkini bitireceğini sandım ama sonra çok iyi bir baba olduğun ortaya çıktı.
Znam da smo pogrešno počeli, ali ja sam jako dobra osoba kad me malo bolje upoznaš.
Bak, kötü bir başlangıç yaptığımızı biliyorum. Ama beni bir tanısan, harika bir kişiliğim olduğunu görürsün.
Bio sam jako oprezan s količinom i pazio sam na brojeve cijelo vrijeme.
Ölçeklemede çok dikkatli davrandım. Ve bütün sayıları kontrol ettim.
Ali samo zato što sam jako blizu nečemu velikome ovdje.
Çünkü burada... Gerçekten büyük bir davayı çözmek üzereyim.
Toliko sam jako pedalirala do doma, da sam mislila da će mi pluća eksplodirati.
Eve o kadar hızlı gittim ki ciğerlerim patlayacaktı.
Samo hoću da znaš da sam jako zahvalna što si ovdje.
Bilmeni isterim ki burada olmana çok seviniyorum.
Stvar je u tome što sam jako bolesna.
Sorun şu ki, Ig, ben çok hastayım.
Ja sam jako žao, dječak sam dobio Blinder od glavobolje..
Çok üzgünüm, yaşlı dostum. Gözlerimi açamayacak kadar başım ağrıyor.
Brinuo sam jako za tebe kad je sve otišlo dovraga.
Ortalık karıştığında senin için çok endişelenmiştim.
Rekli su mi da sam jako dobrar u tjeranju ljudi.
İnsanları rahatsız etmede oldukça iyi olduğumu söylerler.
Laurel... sam jako drago što ste dobio natrag svoj posao u korist tužitelja.
Laurel... Başsavcılık ofisindeki işini geri aldığına çok sevindim.
Tvoj prijatelj Enzo me natjerao da pijem njegovu krv, i sada sam jako žedna.
Arkadaşın Enzo bana kanından içirdi ve kendimi çok aç hissediyorum.
Osobi koju sam jako volio obećao sam da neću opet biti takav.
Onur duymayacağım işler. Asla sevdiklerim için başkalarına merhamet göstermeyeceğime söz verdim.
A budući da sam jako ranjiva, prirodno je da sam postala sumnjičava i našla im manu.
Kendimi bu kadar kırılgan hissederken... şüphelenmem ve kabahati onlarda aramam çok normal.
Crtala sam i crtala, a kako sam znala da je humor prihvatljiv u mojoj obitelji, mogla sam crtati, raditi ono što sam htjela raditi, i nisam morala nastupati, nisam morala pričati -- bila sam jako sramežljiva -- i još uvijek bih dobila odobrenje.
Çizdim, çizdim, ve ailemde mizahın kabul gördüğünü bildiğimden, istediğimi çizebilirdim. Gösteri yapıp, dil dökmem gerekmiyordu. Çok utangaçtım, fakat yine de onları ikna edebilirdim.
Tako da sam jako uzbuđen što vam mogu pokazati te slike i pregled svog rada koji sam napravio u polarnim regijama.
Bu yüzden bu görüntüleri ve kutup bölgelerinde yaptığım işten bir kesiti sizinle paylaşabildiğim için çok heyecanlıyım.
Postao sam jako nervozan -- nema užeta, nema sigurne linije, cijeli svijet se okreće oko mene -- i pomislio sam, "Sada sam u nevolji."
Çok gerilmiştim - halat yok, güvenlik alanı yok, tüm dünya etrafımda dönüyordu ve başımın belada olduğunu düşündüm.
2009. godine izgubila sam nekoga koga sam jako voljela.
2009 yılında, çok sevdiğim birini kaybettim.
I jako sam, jako uzbuđen --- (Pljesak) Vi, ljudi, plješćete svemu.
Çok çok memnun oldum (Alkış) Siz millet, her şeyi alkışlıyorsunuz.
Odgovorila je, "Krajem godine navršavam 40 godina, i dosad sam jako loše odabirala muškarce."
"Bu yılın sonunda 40 yaşına giriyorum ve hayatıma giren erkekleri seçmekte çok kötüyüm."
(Smijeh) Tjedan dana prije objave članka bila sam jako nervozna.
(Gülüşmeler) Makale yayınlanmadan bir hafta önce çok gergindim.
Bila sam jako uplašena taj dan, dan kojeg neću nikad zaboraviti.
O gün çok korkmuştum, unutamayacağım bir gün.
Naučio sam jako malo stvari nakon toga – (Smijeh) ali sam ih jako puno ubacio u projekte.
O zamandan beri çok az yeni şey öğrendim -- (Kahkahalar) fakat bu arada bunlardan bir çoğunu projelere dönüştürdüm.
Nisam bila samo šarmirana, bila sam jako dirnuta.
Sadece büyülenmemiştim, aynı zamanda çok heyecanlanmıştım.
A možda mislite da sam jako zaljubljena u svinje, ali zapravo -- dobro, jesam malo -- ali ja sam više sklona sirovini u cjelini.
ve siz benim domuzlara çok düşkin olduğumu düşünebilirsiniz ama aslında---şey, belki biraz-- ama ben daha çok genel olarak hammaddeye düşkünüm.
0.63317012786865s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?
Lâkin senin geçmişin bayağı bir ilgimi çekmeye başladı. 